Sanatçı, insanın içinde var olan ve her gün sistemin yarattığı yeni markaları insanlara çeşitli şekillerde ileterek bu sahip olma duygusunu sıradan insanlar üzerinden aktarmaktadır. Alım gücüne bakmaksızın artık bir çok insan kendini markaları kullanma gücüne sahip olan diğer insanların yerine koyarak sınıf atladıklarını zannetmektedirler.
Artık gereksinim biyolojik ya da fizyolojik bir kavram olmaktan çıkarak psikolojik bir kavrama dönüşmüş olup, insanlara ancak moda, reklam ve kitle iletişim araçları nelere ihtiyaç duyacaklarını ve neler almaları gerektiğini söylemektedir. İnsanlar da bu söylemin büyüsüne kapılarak marka tutkunu olmaktadır. Sanatçının yarattığı yüzey üzerine yerleştirdiği marka logoları önünde çektirdiği kendine ait fotoğraflarla gerçekleştirdiği enstalasyonda, kendisini sıradan insanların yerine koyarak bir çeşit sistem eleştirisi yapmaktadır. Konunun biraz daha gerisine gidersek, moda kavramı modern zamanlarda her an karşımıza çıkabilir ve bunu da medya aracılığı ile modeller üzerinden yapmaktadırlar. Arthur C. Danto`nun bu konuda yaptığı tespitte şöyle demektedir, ”Modeller kendi başlarına birer betimleme aracıdır ve neyin modeli iseler ona hizmet edenler; modelin kimliği o isimle belirtilen şeyin kimliği tarafından hiçe sayılır“. Her ne kadar durum böyle olsa da sıradan birey bundan rahatsız olmadığı için sistem tarafından kullanılmaya devam edilmektedir.
Denizhan Özer
Mart 2013, Londra
1. Sıradan Olanın Baskalaşımı, Arthur C. Danto, Ayrıntı Yayınları, 2012, sayfa 189, Çeviren: Esin Berktaş, Özge Ejder.
Mart 2013